Esnek Dayanıklılık
Sistemim Esnek Değilse Yeni Bilgiye Kapalıdır
Açık olmak yeni gelen bilgiyi almak ve onu yeni bir çerçevede düzenleyebilmek yani eski referans noktalarından bağımsız bir şekilde içselleştirebilmek demektir. Diğer bakış açılarına, diğer kişilere, ve kendi duygularımıza karşı bunu yapabilmek sinir sistemimizin esnek bir işleyiş içinde olmasını gerektirir. Savunmada olan bir sinir sistemiyle yaşıyorsak içimizde ve dışarıda olanlara yaklaşımımız koşullanmış ve dar bir pencereden olacaktır. Kendimize, iç dünyamıza açık, esnek ve dayatmacı değil ama uyumlu bir tavırla yaklaşabilir miyiz? Yoksa belirli, değişmez standartlara göre sert bir tavır içinde miyiz? Açık olmadığımızda değişen koşullara ayak uyduramayız ve kontrolcü olmaya yöneliriz. Açık olmamak aynı zamanda yaralarımıza bakım sunamamak demektir. Çünkü iyileşmek; öğrenmektir ve öğrenmek ön yargılarımızı, koşullanmalarımızı bırakabiliyorsak mümkündür. Kapalılık bir tür savunma halidir. Beyinde tehlike uyarısıyla ateşlenmiş nöral ağ iletişiminin komutları ve sinir sisteminin savunma planları bir arada, yeni ve farklı olana kapalı tutar bizi. Mevcutta olan, biz onu ne kadar istemesek de, hoşlanmasak da daha güven vericidir. Oysa hayat beklenmedik gelişmelere gebedir ve statükocu bir tavrı sürdürmek yerine değişen koşullara uyumlanabilecek esnekliği geliştirmeye ihtiyacımız vardır. Bu esneklik, beynimizin ve sinir sistemimizin savunma modundan çıkmasıyla mümkün olur. Beyinde tehlike uyarısıyla değil ama güvendeyim mesajı etrafında yeni nöral yolakları ateşleyecek deneyimlere yönelmek ve sinir sisteminde sempatik ve parasempatik dalgalanmayı destekleyecek koşulları yaratmak elimizde.
Nöroplastisite; otlarla kaplı bir tarlada aynı koridoru ne kadar çok yürürsen otların arasında o rota o kadar net ve yürümesi o kadar kolay bir yol olur.
Hayatında yeni bakış açıları ve davranış biçimlerine yer vererek; ve bunları tekrar tekrar deneyimleyerek beyninde yeni nöral yolaklar yaratabilirsin. Ve tıpkı otlarla kaplı patika örneğinde olduğu gibi zamanla ve tekrarla güven, iyi hisler, cesaret, sevgi patikaları daha az çabayla yürüyeceğin yollar olur. Beyninde bu yolaklar kendiliğinden ateşlenmeye başlar. Beyin öğrenerek gelişen bir organ ve sadece deneyimden öğreniyor. Nöroplastisite; 'dikkati odakladığımız şeyin niteliği, deneyimimizi şekillendirir' diyor. Dikkatin sürekli olarak olumsuz şeylere ve soruna odaklanıyorsa iç deneyimin de olumsuz ve sorunlu olacak. Bu da bakış açının dar, bedeninin tetikte, zihninin kaygılı, duygularının yoğun olması yani stres ya da travma tepkisi içinde olman demek.
Kendini sürekli koruman gerekmiyor. Korunma ihtiyacı korku ile ilişkili. Korktuğunun farkında olmayacaksın ama bunu kapalılık ve gerginlik olarak deneyimleyeceksin. Bu çok doğal değil mi? İnsan korktuğunda kapanır. Peki keyifli bir anını düşün. Böyle bir anda dünyaya, yeni ve farklı olana açık mı yoksa kapalı mısın? İşte bu korunma modunu ve korkuyla ilişkili koşullanmayı değiştirmek için nöroplastisiteden faydalanıyoruz; dikkati bize güven veren, iyi hissettirende odaklayabilmeyi pratik ederek...
Yaşamın dalgaları gelmeye devam ederken bu dalgalar seni alabora mı ediyor yoksa sadece sallayıp bırakıyor mu? Aradaki farkı yaratan şey Esnek Dayanıklılığın!
Yaşama dahil olduğunda dalgalar da daha büyük olacaklar ve senin esnek dayanıklılık kapasiteni daha da geliştirmen gerekecek. Bunun için içsel gücünü beslemek en doğru yol.
Durumsal farkındalığının net olması ve duygu durum düzenleme için öncelikle yeni bir görme biçimine ihtiyacın olacak. Zorlu bir deneyimin içinden geçerken eskiden getirdiğin düşünme kanallarını bir anlığına kenara koyup şu görselleme pratiklerini yapmayı dene:
Durakla, nefeslerini izlemeye başla. Ve şimdi nefes alışınla birlikte bir nehir olduğunu hayal et; gözünün önünde bir nehir canlandır , ve nefesi verirken bedeninde suyun akışını hisset. İstersen şu cümleyi tekrar et; 'Akışa güvenebilir ve kendimi yaşamın akışına bırakabilirim.' Bir sonraki nefes alışında nefesini bir okyanus dalgası gibi hisset; her aldığın nefes, okyanustaki her dalga gibi bir öncekinden biraz farklı. Her nefes bir başka dalga. Dalgalar gelmeye devam ediyor. Akış devam ediyor.
Bir de şunu dene; nefes al ve bir dağ olduğunu hayal et ve verirken sarsılmaz yaşam gücünü içinde hisset.
Son olarak bir ağaç olduğunu hayal et. Bir ağaç gibi uzun ve dimdik. Bazı günler rüzgar çok sert eser, ağaç esen rüzgarla eğilmezse kırılır, biraz rüzgarın yönünde eğilmesi gerekir. Yada soğuklar artar ve ağacın dalları buz tutar. Ama bahar gelir ve buzlar erir. Sonra yeniden rüzgar çıkar ağacın dalları rüzgarla biraz eğilir. Ağaç sağlamdır, dimdik durur. Bu dayanıklılığın ve dik duruşun kaynağında sertlik yada direnç değil, esneklik vardır.
Beynimiz tekrar eden deneyimler karşısında kendini sürekli olarak yeniden düzenler; her bir duyusal veri, beden hareketi, duygular, stres tepkisi, düşünceler, ödül işareti ile yeniden ve yeniden düzenleme yapar. Beynin sürekli olarak bu düzenlemeyi yaparken sen de kendine 'Nasıl biri olmak istiyorum?' sorusunu sor. Daha özgüvenli mi? Daha cesur mu? Daha sakin, daha huzurlu mu? Beynimde bu nitelikleri deneyimlememi sağlayacak nöral yolakların tekrar tekrar ateşlenmesini desteklersem bu nitelikler de o kadar bana ait özellikler olacaklar.